5 Haziran 2017 Pazartesi

Geçmeyen Öksürük Yardım!!!

Arkadaşlar, bir haftadır her gün aşırı bir şekilde öksürüyorum. Hatta dün gece öksürmekten uyuyamadım. Hasta değilim, yalnızca kuru kuru öksürüyorum ama öyle bir öksürük ki boğazım dışarı fırlayacak ya da kusacağım sanırım sonunda. Sanki boğazıma toz kaçmış gibi bir kaşıntı ve öksürme refleksi geliyor birden ve dakikalarca öksürük krizine giriyorum. İlk günlerde göğsüm çok ağrıdığı için ve gece terlediğim için üşüttüm sanmıştım ama o belirtiler çoktan geçti. Öksürük ise her gün arttı :((. Hep gittiğim eczacıya gittim, alerjik olabileceğini söylerek bir öksürük şurubu verdi. Aynı gün doktora gittim, o da aynı şurubu ve bir de alerji ilacı verdi.

Ama ne bir test istedi ne bir şey. Sadece ciğerlerimi dinledi ve bunları kullan bakalım geçecek mi tarzı salladı. Bugün üç ölçek öksürük şurubu ve bir de alerji hapı almama rağmen öksürüğüm zerre azalmadı ve hatta boğaz kaşıntım arttı bile diyebilirim. Gittiğim doktor adliyenin polikliniğinde çalışan yeni mezun bir doktordu ve pek bilmiyordu. Yarın için başka bir hastaneden tekrar randevu aldım. Ama bu gece de uyuyamayacağım sanırım...

Aranızda hiç böyle bir tecrübe yaşayan oldu mu? Eğer varsa yorum kısmından yazarsanız ya da strawberryy.fieldss@gmail.com adresime mail atarsanız çok sevinirim...

İyi haftalar, sağlıklı günler canlar. :(

4 Haziran 2017 Pazar

Batak

                                                           
Dilekçe yazmam gerekirken oturdum blog yazısı yazıyorum. Gerçekten kafam çok karışık. Çalıştığım yerde 13 ayımı doldurdum ama iki kuruş zam almadım. İstedin mi derseniz hayır isteyemedim çünkü çok katı bir patronum var ve korkuyorum. Ne kaybedersin ki diyeceksiniz, çünkü ben hep bunu diyordum hakkını isteyemeyen insanlara. Patronum 65 yaşında bir kadın avukat. İstediği zaman o kadar sakin bir şekilde aşağılıyor ki size anlatamam. Korkuyorum açıkçası. İşler yoğun, bu kadar işin arasında gidip bu konuyu konuşmaya çalışırsam direk bağırır. Kendisini işle ilgili arıyorum diye bugün o kadar kızdı ki... Neymiş her şey için arıyormuşum. Yahu iş için arıyorum, dosyalar için duruşmalar için... Aramak da zorundayım... Bazen işten ayrılmak istiyorum ama o kadar çok borcum var ki. Şu andan sonra ne yapacağıma karar vermek zorundayım. İlk kararım:

Harcamalarına dikkat et. Bu ne demek? 

Ayda toplam 6 parça alışveriş yapma sınırı koymuştum. Buna hem giyim hem gratis dahildi. Artık o sınırı 3'e indiriyorum. Ayrıca İstanbul'la yaptığımız planlar hariç, ayda 2 kere arkadaşlarımla buluşma planı yapabilirim. Daha fazlası değil.

Para biriktir. Nasıl?

Maaşını aldığın gibi 1/4'ini kenara koy. Diğer bütün harcamalarını; kredi kartı, diş teli taksidi ve diğer her şey dahil kalan paradan yap....

************************************************************************

Yukarıdaki satırları 27.04 Perşembe günü yazmaya başlamıştım. Çalışmam gerektiği için devam edemedim. Sonrasında günüm o kadar kötü geçti, o kadar ağladım ki...

Patronum gereksiz yere aşırı bağırdı. Ofisin yardımcı elemanı, Rize abi beni sinir krizine soktu. Beni okuyanlardan Rizeli birileri varsa çok özür diliyorum ama gerçekten rizelilerden de rizelilerin inadından da nefret ettim. Yahu insan hiç mi karşısındakini dinlemez! Ben bir şey söylüyorum o bambaşka bir şey anlıyor, düzeltmeye çalışıyorum dinlemediği için anlamıyor, sinirleniyor ve sesinin volümü yükseliyor. Çok affedersin ama sen kimsin yahu? Benim işverenim de bana bağırıyor ama borçlarım var diye katlanıyorum. Ben sana neden katlanmak zorundayım? Kısa bir tartışmadan sonra geçtim kendi odama, ondan sonra da suratına bile bakmadım. Bugün de işle alakalı konuşmalarda dahi inanılmaz soğuk aramız, bundan sonra da böyle olacak. 

Ne öğrendim söyleyeyim. Kibir ne kadar kötü ve tehlikeliyse, fazla alçak gönüllü olmak da bir o kadar tehlikeli. Çünkü insanlar ne kadar iyi olursanız o kadar saygısız, laubali, sömürücü, suistimalci davranıyor. Ama siz ne kadar mesafeli olursanız, ne kadar yukarıdan bakarsanız o kadar saygı duyuyorlar. Çok affedersiniz insan yerine koymayın, buyurun moira hanım derler, abicim diyorsun sana sesini yükseltiyor.

Hepimiz öyle değil miyiz? Emeğimizi sömüren, bize insan değilmişiz gibi davranan patronlarımız yaptığımız işi beğenince hoşumuza gitmiyor mu? Yaptığımız her işe beğeniyle yaklaşan, her zaman bizi insan yerine koyup aynı masada oturan, sohbet eden yöneticilere karşı tavrımız nasıl oluyor peki? Ben söyleyeyim. Arkadaşımız gibi sohbete başlıyoruz, yeri geliyor yapılmayacak bir espri, bir şaka yapıyoruz. Ondan korkmuyoruz, bu yüzden de onun verdiği işi, diğer kötü davrananın verdiği işe göre daha geç, daha kötü yapıyoruz.

İnsanlarla aradaki mesafeyi korumak gerçekten çok önemli. Ofiste haftada üç gün gelip temizliğe yardımcı olan bir ablamız var. Ama genelde sigara ve çay içip iki masa silip gidiyor ve her yer tozlu kalıyor. Toz aldıktan sonra masaların üstündeki eşyaları eski yerlerine koymak yerine öyle karışık bırakıyor. Geçen gün stajyer avukat arkadaşımıza tuvaletteki çöp kutusuna poşet takmasını söylemiş. O poşeti takmak senin işin değil mi ablacım? Neden biliyor musunuz?  Oturup çay içiyoruz, sohbet ediyoruz. Ben demiyorum ki kibirli olalım ama bu kadar da mesafeyi kaldırmamak gerekiyor demek ki. He temizlik yapmayı mı küçümsüyorum? Asla. Emekle, alın teriyle yapılan her iş en saygın iştir. Ama bulunduğu yere gelmek için uzun yıllar çalışmış bir insanı da bir zahmet salak yerine koyma, kendi işini yaptırmaya çalışma. 

************************************************************************

Bugün 01.06.2017. Ben bu yazıları yayınlayamadım. İş yoğunluğumdan ve yorgunluğumdan ötürü. Şu an hayat nasıl mı? Her şey çok daha kötü.  
Related Posts Plugin for WordPress, Blogger...