2 Mayıs 2016 Pazartesi

Güzel Cumartesi

3 sene sonra cumartesi günü ilk defa psikoloğumla görüşmeye gittim. Problemim sandığım kadar büyük değilmiş çok şükür. :)) Bana hissettiklerimin sebeplerini ve nasıl karşılamam gerektiğini anlattı. Bundan sonra devamlı olarak gelmene gerek yok, aşabilirsin dedi. Kısaca, umursamayacağım. Hissettiğim ancak hissetmek istemediğim şeylerin sebepleri yine benden kaynaklanıyor, gerçek değiller. Ve ben umursamazsam gidecekler. Hadi bakalım...

Psikologa gittikten sonra İstanbul'la buluştuk. Öyle güzel bir gün geçirdik ki, ne zamandır bu kadar huzurlu hissetmemiştim. Eve geldikten bir saat sonra migrenim başladı. Önce midem bulanıyordu, sonra da baya başım ağrıdı. Başka bir rahatsızlığımdan dolayı bir hafta kullanmam gereken bir ilaç var. Baş dönmesi ve uyku yapıyor. Hepsi birleşti ama ben yine de yılmadım, cumartesi gecesini kahvem, çubuk krakerim, Spotify ve Youtube'la geçirdim, gece 3'te yattım. Aslında ne kadar küçük mutluluklar yetiyor insana. Bu mutlulukların tadını çıkarmak yerine kendi düşüncelerimizin esiri oluyoruz. Şöyle bir düşününce, asıl önemli olan mutluluk değil huzur bence. Huzurlu olunca ruh halimiz çok mutlu da olsa melankolik de olsa çok sorun olmuyor. O gün bir şekilde geçiyor. Ama huzursuz olunca, ya gerçekten ya da psikolojik olarak bir problemimiz var demektir. Ve mutluluk dediğimiz şeyin hiçççbir önemi kalmıyor.

Psikologumun ofisi Fulya'da olduğundan ve İstanbul'la Beşiktaş'ta buluşacağımızdan seanstan çıktıktan sonra Beşiktaş'a yürüyerek gittim. Ama uzun zamandır bu kadar keyif almamıştım. Yavaş yavaş, Fulya'nın yeşil ve sakin sokaklarından yürüdüm. Gratis'e girip bir şeyler aldım. Kızlar bilir ki Gratis'ten alınacak şeyler asla bitmez. Sonra çok süper bir aktara girdim. İstanbul uykuya dalmakta baya güçlük çektiği için ona özel bir bitki karışımı aldım, adı da uyku çayı. Bir de sarı kantaron çayı aldım. Antidepresan etkili bir çay kendisi. Bildiğiniz Prozac Xanax gibi antidepresanların hepsinde etken madde olarak bulunan bitki sarı kantaron işte. Kendinizi kötü hissettiğinizde bu çayı yapıp için, pamuk gibi olun.
Aktarda baya vakit geçirip garip garip otları kokladıktan sonra Beşiktaş'a geldim. Önce bir dükkana girip işte giyebileceğim iki üst aldım, sonra da Koton'a girdim. Ah girmeseymişim keşke. O kadar güzel küpeler olur mu...Ben çalışan insanım, cebimde kredi kartı var. Nasıl durayım a dostlar... Hem Paris'e, hem Prag'a hem de kendime küpe aldım. Sonra Kabalcı'ya girdim. Çok şükür İstanbul geldi de beni durdurdu. Ama gerçekten çok güzel bir yürüyüştü. Psikologtan çıkmış olmamın ve havanın muhteşem olmasının etkisi de büyüktü tabi ki.

 

İstanbul'la Beşiktaş'ta Şairler Kahvesi diye bir yere gittik. İnanılmaz güzel bir yer, kesin gitmelisiniz. Kahvenizi yuvarlak küçük bir tepside getiriyorlar. Yanında bir tane oreo bisküvi, minyatür bir vazoya konmuş küçücük bir papatya buketi ve eski ipe sarılmış papirüs kağıt geliyor. İpi çözüp kağıdı açtığınızda içinde ünlü şairlerin ünlü dizeleri yazıyor. Bana İsmet Özel, İstanbul'a da Cemal Süreya geldi. :)) Beşiktaş bugün baya baya taraftar dolu olmasına rağmen rahatsız edici değildi, baya güzel bir gündü.

Ama Beşiktaşlı taraftarlar, size bir sözüm var. Aslında bütün taraftarlar için bu söyleyeceğim. Gerçekten çok umursamaz ve pissiniz. Tabi ki herkes aynı değil, illa ki istisnalar vardır ama böyle bir pislik görmedim ben. Yahu Beşiktaş'ın taraftarlardan önceki ve sonraki halini resmetseler sanırsınız ki birkaç gün süren bir müzik festivali falan yapılmış. Bira şişeleri, vodka şişeleri, viski şişeleri.... Yerler rezil durumda...İnsan yediğinin içtiğinin çöpünü nasıl umarsızca yere atabilir? Ben hayatım boyunca bir sakız çöpünü bile yere attığımı hatırlamıyorum. Utanırım ben ya, o yolu benden başkaları da kullanıyor. Ayrıca kendi evinizde yere çöp atıyor musunuz? Ya da biraz temiz hava almak için çıktığınızda yerlerdeki çöplerden rahatsız olmuyor musunuz mesela?

İş durumlarına gelirsem, Bursalı dediğim bir avukat var ya ofiste. Çok dengesiz bir avukat. Bütün işleri kendi yapmaya çalışıyor, bize dosya vermiyor, patron yalakası. Patrondan çok patroncu denen tiplerden. Bir şey soruyoruz cevap vermiyor. Dalgınlık mı desem, umursamazlık mı... Bilmiyorum garip. Bayaaa baya boş oturuyorum. Biricik çok sevdiğim, cidden çok seviyorum aile dostumuz, patronum üç haftadır hastanede yatıyor. Tpp diye bir hastalığı varmış, kandaki trombosit oranı çoook düşükmüş. Haftalardır vücudundaki kanı değiştiriyorlar. İnşallah bir an önce dönecek ofise..
Bu arada bir buçuk ayımı doldurmama rağmen sigortam hala yapılmadı. Bu hafta yapılacak inşallah. Onu da asgariden yaparlar zaten. Güya hukuk bürosu olacaklar... Bir işçi davaları geliyor görmeniz lazım. İşçi yıllarca yıllık izin kullanmadan çalışmış, işveren yıllık izinlerin bedelini ödemeden nasıl işten çıkarırız, zorla izinleri kullandırabilir miyiz derdinde... O kadar büyük şirketler ki bunlar söylesem onların adına siz utanırsınız. Adamın yıllık izin ücretiyle mi zengin olacaksınız be, işçi emekçi insanlar işte. Ama avukat olunca böyle diyemiyorsunuz işte. İşverenin ödememe hakkı varsa, ne kadar işçiye ödeme yapılsın isteseniz de, ödememesi için hukuki zemini hazırlamanız lazım. Ama "hakkı varsa" dedim bakın, sonra yazık değil mi katakulleye (o kelime gerçek mi?!) getiriyorsunuz işçiyi demeyin, avukatlar yalancı demeyin ::D Biz sadece olan hakkını hatırlatıyoruz, yalan bir hukuki zemin yaratmıyoruz yani. Zaten yaratsak hakimler usulsüz der. Gönül ister ki o hakkı kullanmasın, işçiye versin bol bol, ama bu insanlar da böyle zengin oluyor galiba. Bizim maaşları elden verip sigortayı asgariden yaparak mesela... Ahh ah. Ne diyelim. İnsanlar iyi değil.

Ben böyleyim işte, siz nasılsınız??

7 yorum:

  1. Bu yazının finalinde iyi bir ders verdiniz. hukuk bürosunda hakkaniyet aranır. En önemli hukuk karşılıklı muamelatta iyi davranmaktır. Maddi ve manevi karşımızdakini baskı altına almamaktır. Gönüyl birliği kurmaktır. Sizden aldığım haberler ışığında şükürler olsun yaşıyoruz. Yeter ki senin dediğin gibi huzurumuz olsun. Çünkü huzurun içinde mutluluk saklanabiliyor. Onunla çocukluğumuzdaki gibi sobe oynayabiliriz.

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Profösör, ne kadar güzel bir yorum yapmışsınız, gülümsettiniz beni çok teşekkürler:). Çoook şükürler olsun. Dediğiniz gibi en asından hukukçuların hakkaniyeti gözetmesi lazım ama nerde...

      Sil
  2. Sağlığımız , huzurumuz ve keyfimiz yerinde olsun ...,
    Ne güzel bir gün olmuş

    YanıtlaSil
  3. Ah migreeen! :(( yaşamayanın asla anlayamayacağı bir acı :(
    Koton'un takılarına aşığım ben de :D <3
    Çevre temizliği konusunda ben de aşırı hassasım, izmarit bile atmam, yanımda biri yere çöp atsın vay haline! :D
    Ben de 3 ay boyunca sigortasız çalıştım geçen yaz. Neymiş, zaten gidicekmişim okulum var diye.
    Ya ama hukuk alanında çalışmak çok zor di mi?

    YanıtlaSil
  4. Dün ihtiyacım olmamasına rağmen gratisten bir makyaj temizleyici aldım. Hiç allık kullanmamama rağmen 2 tane allık aldım kullanacak fırçam yok. Ruj aldım ki eve gidince fark ettim aynısından bende zaten varmış.
    Ya maç konser bilmem ne millet yediğini içeceğini ortada bırakınca sinir oluyorum. Ne var yani iki adım yürüsen atsan.
    Gözüme artık daha güçlü görünüyorsun. Önceden sanki etrafının seni etkilemesine çok izin veriyordun sanki. Bilmiyorum ama şuan sorunlarıyla daha iyi başa çıkan bir kadın oldun. Darısı her şeyi eline yüzüne gözüne bulaştıran bu kadının başına :D

    YanıtlaSil
  5. İstemediğiniz davaları gayet de reddedip davacıya ahlak dersi verebilirsiniz aslında. Müşteri seçme lüksünüz var. Şahsen ben kiminle çalışacağımı kendim seçerim. Bunun sonucunda kazanacağınız şey kendine saygı ve sevgi; kısa vadede kaybeder gibi görünseniz de uzun vadede istediğiniz türde bir yaşamı kendinize çekersiniz.

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Yorumunuz için teşekkürler. Öncelikle müşteri değil müvekkil diyoruz :) ikincisi, avukat mısınız değil misniz anlayamadım ama bir şirket müvekkilinizse ve her davasına siz bakıyorsanız kestirip atamazsınız. Çünkü çoğu ofis şirketlerle dönüyor. Ayrıca ben hukuksuz ya da ahlaksız bir işin yapılması gerektiğinden bahsetmiyorum, yazıyı çok yanlış algılamışsınız. Kötü bakıp kötü görmüşsünüz... Sevgli ve saygılı günler.

      Sil

Related Posts Plugin for WordPress, Blogger...