11 Eylül 2014 Perşembe

Kardeşle Uyku Öncesi Sohbetin Tadını Bilir Misin?

       Bir an önce iş bulmam lazım biliyorum. Hatta o işte bir ay çalışıp maaşımı almam lazım. Yoksa yapı kredi play kartımın borcu yüzünden hakkımda yasal işlem başlatacakmış öyle dedi. Hayır sen bu kartı öğrenciler için çıkartmışsın. Öğrenci adamın parası olmaz. Olmayınca ne yapsın ha ne yapsın sevgiceğiyle hiç buluşmasın mı ? Belki bu seferlik kartı kullanayım öderim nasıl olsa diyerekten kullandı. Belki sonra bir kıyafeti çok beğendi, yaa ne olacak öderim dedi ama babası para vermeyince ödeyemedi. Hep asgari tutarları ödüyordu ama sonra üç kere asgari tutar ödeyen tamamını ödemek zorunda diye yasa çıktı belki !!! Neden hakkımda yasal işlem başlatıyorsun yapı kredi ? Senin yüzünden ilk maaşımla kimseyi yemeğe çıkaramayacağım. Tabi önce bir iş bulmalı ve orada bir ay çalışmalıyım.


       Artık babamdan umudumu kestim. Hiç gelmiyor. İki haftada bir haftalık veriyor. İki haftada bir verdiği için adı artık iki haftalık olsun. Ama iki hafta için tek haftaya yetecek para verince o isim uymuyor. Annem de benim ameliyatım, kardeşimin okul parası derken zar zor yetiştiriyor kadın bir de harçlığımızı mı verecek baba! Nasıl verecek? Neden benim ameliyat olacağımı, kardeşimin de özel okula gideceğini duyunca finansman kim diye iğrenç bir soru soruyorsun baba? Çok affedersin finansman ebem olacak babacım. Hayır hukuktan mezun olmuşum kadın istediğim olsun diye burnumu yaptırıyor işte. Kardeşim de hukuk fakültesi kazandı gidecek tabi. Özel dedikse de dandik bir okul değil iyi puan aldı çocuk. Hem şehir dışında gitse aylık masraf daha fazla olacaktı hayret ya! Zaten dün kardeşimle çok derin konulara girdik çok...


      Baba olmak nedir dedi kardeşim. Sadece kan bağı değil ki.
      Sevgi vermek, güven vermek dedim. 
      Ama babama sorsan dünyadaki en sevdiği varlıklar biziz dedi kardeşim. 
      Öyle nasılız diye merak etmeden boş boş sevgi yeter mi? dedim ben. 
      Yok abla işte uyuşturucuyu birayı bize tercih etmiş adam o, onlara parası yetiyor, demek ki birayı bizden çok seviyor dedi kardeşim. 
      Ama şimdi sevginin kıstası para oldu dedim. 
      O zaman şöyle diyelim dedi kardeşim, çocuklar mı uyuşturucu mu diye sorduklarında uyuşturucu demişti, bırakmamıştı ama doktor bırakmazsan ölürsün dediğinde bırakmıştı, insan seviyorsa sevdikleri için canını vermez mi, demek o kadar değerli değilmişiz. Sen ameliyat oldun bırak gelip görmeyi aramadı bile. Altında araba var insan demez mi hastaneye ben götüreyim? 
      Biliyor musun dedim kardeşime, benim içimden hiç babamı aramak gelmiyor. Ama bir şey olursa da vicdan azabı çekerim diye korkuyorum. Kaç kere dedim baba görüşelim diye ama gelmiyor. Onun çalıştığı saate göre görüşebiliriz sonuçta ama demek ki bizi görmek istemiyor. 
      Aman abla boşver, ne vicdan azabı çekeceğiz, hakkında düşündüklerimi ona söylemeyerek evlatlık görevimi yapıyorum zaten...

    
       Kardeşimle gece yatmadan önce yaptığımız sohbetleri çok seviyorum. Ama keşke daha güzel konulardan konuşabilseydik. Hala babamı arayıp aramamak konusunda kararsızım. Şimdi arayacağım, bir şeye ihtiyacınız var mı diye soracak. İçimden hmm nelere ihtiyacımız var?? Sağlıklı bir baba, cebimize harçlık, neden çok umurundaymış gibi soruyorsun ki? diyeceğim. Babama yok baba teşekkürler diyeceğim. Önceden yok baba demezdim param bitti diye söylerdim ama artık söylemem. Allah'a çok şükür ki babam öyle bir zamanda bize bunu yaptı ki, ben okulu bitirdim iş arıyorum, kardeşim de okula başlıyor ve part time işe başladı. Yani şu yaptığını geçen sene yapmış olsa belimiz doğrulmazdı. 

      Neyse, artık yeni bir karar verdim. Hayatımı liste yaparak geçirdiğimi sağır sultan duydu. Ama artık her bok için liste yok. Bir şeye mi karar verdim, hemen yapacağım. İnsan beyni hayalle gerçeği ayıramazmış. O yüzden bir şeyin üstüne düşünürseniz, hayal kurarsanız yapmışsınız gibi mutluluk hormonu salgılanırmış, pozitif enerji demek bu tabi. Ama bir yandan da kötü. Çünkü yazınca, düşününce bir anlık yapmışsın gibi hissediyorsun, yapsam ne olur diye düşünüyorsun ve ilk aklına geldiğindeki heves kalmıyor. Elli bin tane olası sonuç düşüneceğime yapacağım ve sonuçları kendim göreceğim. He ayrıca biriyle tartıştıktan sonra kafamızda tartışmayı tekrar tekrar canlandırıp şunu deseydim bunu deseydim diyoruz ve kafamızda giydiriyoruz ya, o da bir nebze bizi rahatlatıyor. Çünkü beyin onu da pek ayırt edemiyor işte. Bir de benim çok pis bir huyum var. Bir şeyi ya hiç yapmıyorum ya bokunu çıkarıyorum. Bir piyano çalmaya başlıyorum üç parça birden çalışıyorum ama sonra bir bırakıyorum bir ay boyunca elimi sürmüyorum, çalıştıklarımı da unutuyorum. günlük ya da blog yazarken de kitap okurken de aynı şey. Neden böyle ki acaba?

10 Eylül 2014 Çarşamba

Estetik Ameliyat, Bakire Hasta İsteyen Yobaz Jinekolog

       Hep merak ediyorum, acaba neden hayatımdaki olayların da duygularımın da en yoğun olduğu zamanlar hiç yazmam? Belki de ifade etmek zor geliyordur. Ama kaydetmek istiyorum, sonradan okumak istiyorum 30-40 yaşlarımda. Belki torunlarım ananelerinin hikayesini okumak isteyecek ne malum? 

       İstanbul İngiltere'ye dil eğitimi için gitti, geldi. Gönderirken de çok zordu, beklerken de. Ama ilk bir haftayı atlattıktan sonra estetik ameliyat olduğum için daha rahat geçti zaman. Yani inanılmaz derecede ağrım olduğu için benim açımdan rahat olmasa da bekleyiş açısından zamanın daha hızlı geçmesini sağladı. Ama bence oraya gidip gelmesi İstanbul için çok iyi olmuş. Hem ingilizcesi gerçekten gelişmiş, hem de bir sürü arkadaş edinmiş. Ayrıca daha rahat ve daha çok hayal kuruyor. :) Bu çok iyi çünkü birlikte gezeceğiz! O kadar güzel yerleri gezmiş ki... Ama giderken son kez onu arkadan gördüm ya o kadar koydu ki. Sonrasında bütün günü annesiyle geçirdim. Biraz zordu çünkü o benden daha çok ağlıyordu. Neyse o günü hatırlamak istemiyorum. İstanbul'u almaya giderken ikimizin de keyfi yerindeydi. Havaalanında dış hatlardan gelen yolcuların beklendiği o demirin arkasında bir saat boyunca her gelene baktım o mu diye. Sonunda görünce hemen yanına koşup sıkı sıkı sarıldım. Çok güzel bir andı. Çünkü ben 6 haftada onunla ilgili en çok şunu özledim, sarılıp boynunu koklamayı. Orada yaşayabilirdim sanırım, boynunda.

      Ameliyat dönemi çok zordu. İnanılmaz doğal ve güzel estetik ameliyatlar oldu. Şu an çok daha mutluyum. Aslında günlük hayatımda burnumu yaptırıp yaptırmadığım hiç fark etmiyor yani hep böyleymiş gibi derler ya. Ama profilden biri baktığında eskiden rahatsız olurdum. Erkek kız fark etmez, hep kötü göründüğünü düşünüyordum ama şimdi bir anda yaptırdığım aklıma geliyor. Sonuç olarak resmen ameliyattan sonra çok daha olgun, sabırlı ve tatlı bir insanım. Bilge oldum resmen sabretmekten ve hareketsiz yatmaktan. Farkında olmadan ermiş olabilirim. Öyle böyle 5. gün rahattım. 

      Ameliyattan sonra kendime gelemedim. Şu anda hala böyle olmamın sebebi yumurtalıklarımdaki polikistik over mı yoksa mallığım mı bilmiyorum. Çok saat sürdü ameliyat. O kadar zaman anestezi ile uyuyor olduğumdan sonrasında iştahım kapandı, saçlarım dökülmeye başladı ve zayıfladım. Tam kendimi toparlıyorum derken bir baktım vücuduma değişik bir şeyler oluyor. Hemen doktorumu aradım ama ameliyatla bu değişikliklerin alakası olamayacağını, hemen jinekoloğa gitmemi söyledi. Sanırım yaşadığım stres ve anestezi zaten var olan rahatsızlığımı tetiklemiş. Kistlerim varmış. Çok moralim bozuk. Hani erkeklerin favorileri olan yer var ya, işe onun altından itibaren tüyler var yüzümde. Çok belli olmuyor ama ben önceden olmadığını bildiğimden fark ettim. Ayrıca saçlarımda kepekler çıktı, ki bende kepek olmaz. Yüzüm yağlandı ve bir sürü sivilce çıktı. Hemen doktora gittim. Önce beni muayene etti, sonra ultrasonla baktı. "Kist var ama önce şu ultrasonu da çektir" dedi. Ama o ultrason 118 liraydı. Ben de devlette yaptırıp sonuçlarını getiririm dedim. Gittim pislik yobaz poliklinik jinekoloğu fatma hanıma. Daha önce de elli bin kez evlenmeden yapma sakın, evlenmeden olmaz diye tembihlemeye çalışmış, ama ona karşı ağzımı açamamış, sizi ilgilendirmez diyememiştim. Bu sefer de bana evli misin bakire misin diye uzun uzun sorular sorup, önceki çabalarında başarısız olduğunu görünce baya pis pis baktı. Kapalıydı, başında başörtüsü masasında da Kur'an vardı. Belli ki Müslümanlığı Allah'ın hoşgörüyle yaşanmasını emrettiğinin aksine yobaz olarak yaşıyordu. Yüzüme daha sonra hiç bakmadı. O çekilmesi gereken ultrasondan açıkçası o an korkuyordum. O yüzden ona "Hayvan karı 6 senedir hayatımın aşkı olan adamla beraberim sen kim beni yargılamak kim, mutsuz eviliğinin acısını benden çıkarma!" diyemedim. Ama deseymişim de bundan daha sert bir muayene yapamazmış zaten. Muayene bitti, ultrason çekildi. Ben zaten sonucu kendi doktoruma götürecektim. Kadın bana "kistlerin var, tedavi önermiyormiyorum, tüylere de lazer yaptır." dedi. Resmen "tedaviyi hak etmiyorsun, alışıksındır sen böyle şeylere, sürtük." dese bu muayene daha iyi geçerdi.
 

      Şu an saçlarım dökülüyor. İki gece önce banyoda dökülen saçlarımı görünce ağladım. Sinirlerim boşaldı. Çünkü tedaviye dikkat etmezsen ve kullanacağın ilaç yüzünden kilo alırsan, bazı açılardan iyi olmazmış. Ben bu kadar ayrıntılısını İstanbul'a anlatamadım. Geleneksel yanım ağır bastı, ya ilerisi için endişelenirse diye korktum galiba. Kendime itiraf edemedim hiç. Ama o öyle biri değil, en başta benim için korkar biliyorum. Ama annem aklıma soktu. Söyleme sakın İstanbul'a dedi. Ben kist olduğunu tabi ki söyledim. Ama ayrıntılı anlatmadım. Neyse, bilirsiniz işte erkekler çok ayrıntılı düşünmez zaten. Şimdi, reglimin üçüncü gününü bekliyorum. Kan testi yaptırıp hangi hormonlarıma daha çok etki ettiğini bulacağız ve ona göre tedaviye başlayacağız. 
Related Posts Plugin for WordPress, Blogger...