22 Ocak 2014 Çarşamba

Çok Kararsızım

       2014'ün ilk haftası darbelerle geldi diyebilirim. Her açıdan kötüydü. Ama sonra her inişin bir çıkışı olduğunu öğretmeye çalışır gibi çok güzel devam etti. Ve belki de ilk hafta yaşadıklarım bana ve ilişkime çok şey kattı. Çok şükür her şey güzel devam ediyor. Sınavlarım da çok iyi geçti. Birinden ba ile geçtim ama diğer ikisi hala açıklanmadı. Sınavların bittiği akşam Sherlock'ın birinci sezon 3. bölümünü izledim, yani sezon finali. O kadar beğendim ki ertesi gün diğer sezonun üç bölümünü de izledim. Zaten bir sezon 3 bölüm, ama her bölüm film gibi, bir buçuk saat. Ama izlediğim en mükemmel dizilerden biri. Kesinlikle ama kesinlikle izlemenizi tavsiye ederim. Benedict Cumberbatch fanı oldum çıktım. 

       Geçenlerde New York beni ve Roma'yı yeni evine davet etti. Diğerlerini davet etmemiş, özel buluşma dedi. Önce şaka yapıyor sandım çünkü bütün buluşmaları Prag ayarlıyor, görüşmek için bizim de program yapmamızı istiyor. Sonra New York gelin ama sakın Prag ve Berlin'e söylemeyin diyor. Ben tabi ki hayır dedim. Şubat'ta hepimizi zaten davet edecekmiş. Ben de "Evini yeni görüyor gibi davranıp yalan mı söyleyeceğiz, yoksa biz zaten gelmiştik de o gün sizi davet etmedik mi diyeceğiz?" dedim. "İkincisini diyeceğiz." dedi. "Kusura bakma ben öyle bir şey yapamam, çok ayıp olur." dedim. Roma da aynı şeyi düşünüyordu, iptal ettik. New York bana baya bir kızdı. Ama hiç tepki verebileceğim gibi kızmadı, hep gülümsemeye çalışarak kızdı. "Onlar senin kadar düşünceli değil." dedi. Ama haksız, onlar benden de düşünceliler. Tabi bunları Prag'a anlatmadım. Dedikodu yapmama kararı aldım. Pek uyamıyorum bu karara, çok zor bir şey. Ama bu anlatılmaz bir şey sonuçta. Bugün Prag'la buluşup Vegas'la ilgili konuştum mesela. Ama bunun sebebi sadece dedikodu değildi. Yani gerçekten ne yapacağımı bilemiyorum.

       Vegas en yakın arkadaşlarımdan biri. Ama aşırı rahat bir kız. Benimle uzaktan yakından alakası yok karakterinin. Çok yavşak tiplerle muhattap olmakta hiçbir sorun görmez. Küfürlü konuşur, yüksek sesli konuşur. Kadın-erkek ilişkilerinde de bir o kadar rahat. Kendisi reklam ajansında jr art director olarak çalışıyor. Ama her buluşmamızda onun maceralarını, ajansta olanları falan dinliyoruz. Nadiren Paris ve ben konuşuyoruz. Ve bir şey anlatırken aşırı yüksek sesle anlatıyor. Bazen "Tamam, bütün cafe duydu, sakin." falan diyesim geliyor. Geçenlerde bir arkadaşlarında kalmışlar. Doğruluk mu cesaret mi oynamışlar. Birbirlerinden hoşlanan iki kişi varmış grupta. Cesaret dediklerinde onları öpüştürmüşler. Tamam bunda bir sorun yok. Sonra gece onları aynı odada yatırmaya çalışacaklar. Kıza sen bu odada kal demişler, çocuğu da hadi odaya geç falan diye yanına göndermeye çalışıyorlar. Neymiş, sevişeceklermiş. Bu kadar basit yani onlar için sevişmek. Yok neymiş birine cesaret deyince camdan bağırtmışlar "Beni kim siksin?" diye. Çocuğun bağırışını cafede yüksek sesle anlatıyor. O anlattıkça ben utandım resmen. En şaşırdığım şey ise Paris'in bunlara hiçbir tepki vermemesi. Yani biz Paris'le beraber büyüdük, onu çok iyi tanıyorum. Vegas gibi başka bir kız olsa, yakın arkadaşımız olmasa, uzaktan görsek eleştirir, hatta dalga geçer. Ama Vegas'ın rahatlığı Paris'e de bulaşıyor. Çıkmadığı bir insanla çok samimi olabiliyor, öpüşebiliyor. Tamam ben de öyle muhafazakar bir insan değilimdir ama böyle şeyler özel bir insanla yaşanması gereken şeyler bence. Ötesi kendini basitleştirmek oluyor. Yakın arkadaşlarımızla hep birlikte toplandığımızda Vegas'ı çağırmak istiyorum, sonuçta çok yakın arkadaşım ama biz toplanınca çok samimi bir ortam oluyor, o yüzden biraz geriliyorum. Yani sevgilim, kardeşim, kardeşimin sevgilisi, çocukluk arkadaşlarımız falan oluyor. Onların yanında da aynı şekilde davranmasından çekiniyorum. Çünkü benim yakın arkadaşım olarak o ortamda bulunuyor ve hareketlerinden utanmak istemiyorum. "Peki sen nasıl yakın arkadaş oldun bu kadar zıtsanız?" diye sorsanız haklısınız. Ama zor zamanlarımızda birbirimizin yanında olduk hep. Ben arkadaşlıkların sadece karakterle ilgisi olduğuna inanmam. Farklı karakterde bir sürü arkadaşım olabilir. Yaptıklarını onaylamasam da dinlerim, sohbet ederim. Kaldı ki birbirimizi onaylamak zorunda da değiliz, hepimiz farklı insanlarız. Tarzlarımız, düşünce yapılarımız farklı. Ama aynı ortamda rahatsız olmaya başlayınca, o kişinin hareketleri seni etkileyince farklı düşünüyormuşsun. Çok kararsızım. 

Related Posts Plugin for WordPress, Blogger...